Cuma, Mayıs 14

Robin Hood!


Üstünüze afiyet, uzunca aradan sonra sinemaya gittik bugun..
Pek bir iyi geldi..
Hele dışarda sıcaklık gölgede, Dubai'yle a-şık atarken, serin serin..
Fark ettim, ne kadar korku gerilim filmi varsa, yazın cıkıyor piyasaya.. Bu aylarda, henüz yeni cift ol(u)cak arkadaşlar icin;
- Ulan, kız korkar yaklaşır bana, bende pencemi atarım hemen kızın eline işim kolaylaşır mantıgına destek midir, anlamadım ki..
Neyse, yapımcıların genclık donemlerine bakmak lazım.. : )
Gel gelelim, filme..
Ee, esasoglan Rusell Crowe esaskızda; hastası oldugum Kate olunca bende oldu beklenti kocaman..
Eee, birde hikayelerini ingiliz yazarlardan okuyunca.. dedim herhalde, Kevin'i donunda salladıgı bir film olucak bu..
Oturduk, başladık izlemeye..
Hemen mi başlasam filmi eleştirmeye acep?

İndi bagh;
- Hikayelerin hepsinde ortak fikir, Robin'in Kral John'a degil Şerif'e karşı isyanıydı. Cünkü aksi
ve burnu büyük Kral vergileri agırlaştırınca; Şerif'e diklenen Robin kendini ormana vurdu (Öyle, kral bu höttt diyince olmaz..)
-2. olarak, Robin Hood hic bir hikaye'de Haclı Seferlerini görmedi, sıradan bir tarla süren arkadaştı.
Film, ilk yarı oldukca agır işleyen 2. yarı sapına kadar ingiliz milliyetciligi kokuyordu (bakınız)
-An Englishman's home is his castle. (Cok ama cok populer bir ingiliz deyimidir kendisi; bay William ve bayan Marry Morris tarafından; anlamı ingilizlerin en güvenli oldugu yer, kendini en iyi savundugu, korumakla hükümlü oldugu yer anlamına gelen, kalesi evidir gibisinden bir deyim..)
-Rusell'ı filan gectim ama Kral John'a hayat veren arkadaşı yürekten tebrik ediyorum acıkcası, filmde bir tek o carptı gözüme.. O nasıl kötü bir Kral'dır öyle.. Kimse, ben derim ki bu arkadaş mutlaka canlandırsın Kral Henry'i.. Ciddiyim..
Kabalık desen onda..
Karı kıza düşkünlük desen onda..
Kaypaklık onda..
Höytt höytt onda.. Kral dedigin öyle olur kardeşim, takar takıştırır parmagına yüzükleri, verir sözleri sonra cayar..

Film de hic zenginden alıp fakire veren bir Robin yoktu, (cok sükür ki) onun yerinde kafası calışan bir Robin vardı; arpalarını kimselere yedirmeyen, kurak tarlarını eken bicen bir Robin ve bence, bu anlayışı ile oldukca taktir edilesiydi.
Sonuc olarak, filmi özünde güzel fakat cok cok yavaş işlenmişti yine de gidilir mi? Kate icin evet!
p.s. : Bu yazı biraz daha uzarsa, ben cenemi tutamam ve siyasi bir yazım olur korkusuyla kısa kesilmiştir.
p.s. 2 : Bu ara, canım şöyle saglam bir komedi izlemek istiyor önerisi olan? : )