Salı, Nisan 27

Bir kuL Avni..


Yıllarca yazsam, her yazdıklrımı silip baştan yazsam.. Günlerimi sadece yazmakla harcasam, ben biliyorum Avni'nin sahip oldugu aşkla yazılmış bir satır bile dökülmez kalemimden..
Bir kul Avni..
Bir kul (biLe) olamayan, bir ben kimsesiz..

Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu

'Avni..'

Salı, Nisan 20

BitLi bir sokak kedisi..


Ufaklara, okuma alışkanlığı kazandırmak adına kitap ayarlaması yaparken, gece yarısı bültenin de çarptı gözüme haber bir an durdum kaldım..
Haberin başlığı ‘Sokak kedisinden hayat dersi..’
İnsanların bu kadar, ukala olduğu kimseye minnet etmediği ‘en iyisini ben bilirim diyip’ kalbinin azgını bantla bantlayıp vicdanını da sopayla dövdüğü bir dönemde bir sokak kedisi kime ne dersi versin yahu diyip kulak kesiliverdim.
Otomobil çarpan dişisine kalp masajı yapan bir kedinin haberi..

Tuhaf..

Garip..

Düşün üzerinde saatlerce..

Nikah masasında, allanmış pullanmış halde iyi günde kötü günde ‘Evet hakim bey amca’ dedikten sonra; ilk kötü günde ‘yeter be!’ diyip kaçmak için soluğu mahkemenin soğuk koridorlarında alan ‘insancıkları’ düşündüm; Dostoyevski’nin tabiriyle..
Ve, birde sadece Rabbim'in verdiği kalbe sahip düşünemeyen kedinin dişisine olan düşkünlüğü..
Arada dağlar, okyanuslar var..
Şimdi sormak lazım gelmez mi?
En azından bir dakika düşünmek gerekmez mi?

Rabbin, emaneti eşlerini bir kalemde, bir celsede veya bir günah uğruna harcayan ‘insanlık’ mı yoksa ‘aman be, sokağın bitli kedisi mi daha ‘vicdanlı’ daha mı ‘sadık’diye ?
Bütün bunlar, aklımdan geçti geçmesine de; kalbimi çok dokundu..
Bir sokak kedisi olmak istedim, otomobilin çarptığı bir sokak kedisi.. yeter ki bana; minicik patileriyle yardım etmek isteyen bir bitli kedim olsun diye..

Hayattan çok şey bekleyen biz, susmayan egolarımızı sürekli doyuran kadınlar, erkekler..
Durun ve bir dakika bakın; etrafınıza..
Bir kedi olsaydınız; yanınızda olur muydu bitli bir sokak kedisi siz gitmeyin diye uğraş veren..
Veya;
Bitli bir kedi misiniz siz; ‘O’ gitmesin diye kalbine patilerinizi dokunduran..


P.S : Haberin ayrıntılarını da ekledim ki bu saatte kafam güzel düşünülmesin diye..

P.S. 2 : Sonraki haber mi? Anaokulunda skandal! Öğretmen, minik öğrencilere şiddet uygularken; stajer öğretmen tarafından videoya alındı..





Otomobil çarpan dişisini hayata döndürmek için kalp masajı yaparcasına göğsüne patileriyle dokunup, saatlerce başında nöbet tuttu.

Göksel YAPAR

Antalya'da sokak kedisinin, cadde ortasında otomobil çarpan dişisini hayata döndürmek için kalp masajı yaparcasına göğsüne patileriyle dokunup, saatlerce başında nöbet tutması görenleri şaşırttı.

Antalya'nın merkezindeki Kızılsaray Mahallesi 76 Sokak'ta dün öğleden sonra bir otomobilin çarpması sonucu can çekişen dişi kedinin başında, erkeği saatlerce nöbet tuttu. Ön patileriyle dişinin kalbinin bulunduğu yere yumuşak ritimle sürekli dokunan sokak kedisi, bu işlemi aralıklarla 2 saat boyunca sürdürdü. Park etmiş iki otomobilin ortasında yaşanan bu durumu fark eden mahalle sakinlerinden Mehmet Ali Alkaya ile Ulviye Sevinç yardım etmek istedi, fakat kedi buna izin vermedi. Çare olarak aranan Antalya Veterinerler Odası Başkanı Muammer Saygılı, bir meslektaşıyla olay yerine geldi. Telefonla aranıp durum söylendiğinde erkek kedinin kalp masajı yaptığına inanmadığını vurgulayan Saygılı, gözleriyle gördüğünde de şaşırdığını itiraf etti. Mesleğinde 31 yılı geride bırakan Saygılı, daha önce buna benzer bir olayı duymadığını belirtti.

Antalya Veterinerler Odası Başkanı Muammer Saygılı, “Yolda ölen ve üzeri gazetelerle örtülen insanların yanından gelip geçenlerin umursamazlığını görüyoruz. Bu kedinin yaptığı biz insanlara örnek olsun. Türkiye'de sahipsiz hayvanlar, çeşitli hastalıklar ve trafik kazaları nedeniyle en fazla 2 yıl yaşayabiliyor” dedi.
Yanlarında getirdikleri kafese kediyi koyan Saygılı, aracının 4'lü lambalarını yakarak Antalya Hayvan Hastanesi'nin yolunu tuttu. Ameliyathaneye getirilen dişi kedi hayata döndürülemedi. (dha)

Çarşamba, Nisan 7

iLk ceyrek, özetLendirmesi..






Uzun uzuncaaa bir aradan sonra, baktım ki cok pis boşlamışım ben bu blog işini..
Hazır altın varaklı ofisimde, 4 dk bir nefes zamanım var; oturayım karalayım dedim..
Malumunuz, 2010’unda, ekonomistlerin dedigi gibi; ilk ceyregine gelmiş bulunmaktayız benim lugatıma görede suyu cıktı cıkıyor..
Bir, ilk ceyrek degerlendirmesi yapmak isterim nacizhane..


Bakalım;

Ocak

Haydinnnnn yeni yıl yeni yıll derken herkez, eller havaya agızlara ‘neydi o’ hani cem yılmaz’da bilmez adını onu ‘puf’ yaparkene, bendeniz Kahire’de hotel odasına elma kemirmekle meşguldum..
Mısır icinde yeri gelmişken 1 2 kelime etmek isterim;

- Gittiginize degmez, 1001 gece masalları cidden masalmış!
- 40 yaş üsttü insanlarla tatil yapılmaz! (anne-baba hariç)
- Dünyanın en lezzetli humuslarını, ‘Lüblan’lılar yapar.
Ordan oraya savrulan bedenim, 19-21 Ocak arası birde Berlin gördü ki, görmez olaydı! Londra’da yaşadık diye yagmur camur dinlemezzükk derdim ki, Berlin’de – 13 görünce, kan dolaşımım adam oldu!
Berlin tuhaftı..
Hayır, şehir degil..
Fuar..
Ayarlasak başımıza gelmez dedigimiz şeyler, burnumuzun dip kısımlarına girdi, pardon pardon! Üst stand’ına girdi..
Gerçekten, anlaşabilecegimi hissettip icimin rahatlamasın da aynı tarihe denk gelir.. Hatırlatmak isterim..
Bakalım başka neler oldu?
Ocak ayında, zaten gecen seneye nazaran yüzde 39,2 artış gösteren özel taşıtlara inat arabam garajda uyudu!
Zaten, o karda ben ancak.. Kaya kaya yol alırdım..
Ekonomistler, ocak ayı için iyimser konuştu fakat cari acık beklenen fazla cıktı –ayrı-
Ögrenciligini terk edemeyen ben Ocak ayını, ya okuyarak yada Line’da olarak gecirdim!
Milan Kundera’nın Var Olmanın Dayanılmaz Hafifligini, Ayşe Kulin’in Türkan’ını, Murathan Mungan’dan Kadından Kentler’ini ve Serdar Özkan’ın Kayıp Gül’ünü deviriverdim, haberim olmadı..
Aa, evet ya!! Kuzeni e-verdik! Fotograf cektim paramı vermedi adi!


Şubat

14 Şubat olayına hic girmeden konuşmak isterim..
Ayın 13’unu kutladım ben.. Arka pencerem de..
Sade ve Sadece..
Ama Şubat ic gıcıklayacı bir bicimde, kötüydü..
Tek sevindirik oldugumuz olay, aileye bir kız daha istedik.
Şubat, ders aldıgımız herşeyi yeniden ögrendigimiz bir ay oldu bizim icin.. Benim icin, babam icin..
Herkez siz degil.. En azından artık herkez temiz degil..
Ve;
Kimse icin ‘abii, cok kral ya!!’ ‘acayip iyi dememek lazım’ acı acı ögrendik!
Kayıplarımız icin de, zarardan yırttık dedik!
Ama yinede kasvetliydi.. Babacıgım, cok dalgındı.. Ve sanırım ben o zaman anladım ki, onun sadece 3 tane evladı yok..
Kıskandım mı? Cook.. Hep bana ait oldugunu sandıgım adamın düşünmesi gereken sürüyle, evladı o evlatların aileleri var.. Allah, böyle düşünen bütün babalardan razı olsun..
Buna ek olarak, İspanyolca ögrenesim geldi.. Derslere başladık! Ola!

Mart

Mart şirin aydır..
Severim efem şahsen, gerizekalı M.T’im bitmiş, sadece sevdigim işi yapmanın zamanı gelmişti..
Okulu bitirip, calışan olarak belki de en kötü kariyer planlamasına sahip kişi ve kuruluş ilan ediyorum kendimi!!
Gazete gazete iş arasaydım, inanıyorum ki cok daha cabuk başlardım..
Neyse, devran döner.. Sap samanla bir olmaz..
Hırslı cekilmez mi oldum bilmiyorum ama şunu cok iyi biliyorum; annem bana kücükken biri hakkında kötü birşey düşünmeye başladıgım zaman; bu senin kalbini kara ederey kızım demişti; o yüzden konuşmadan önce; ‘kalbini kara yapma hülya diye kendime kızar.. elimden geldigi kadar susmaya calışırdım!
Bu ayda, Hülya’ya bunu cok kez söyledim..
Neyse,
Mart’ta, Umre’lere yolcular gönderdim.. Bir havaalanı bir insana, nasıl 10m2’lik gelir şahsen ögrendim..
Rabbim banada nasip etsin istiyorum..
Benide davet etsin oralara..
Leylek sürülerini havada gören bünyem; Milona, Barcelona derken alışveriş yapmaktan da nefret ede-bil-ecek raddeye geldi son anda, ayakkabıları gördüm gecti!

Nisan

Nisan 1 şakam olmadı..
Tugce bir dener gibi oldu ama yemezler..
Bir Çin ve Bang. Yolculugum var.. Hayırlara vesile..
Birde, yanımda olan sevdiklerimi özlüyorum yanımda oldukları halde..
Düşün, olmayanlar ne alemde bende..

Sevgillerle..
hLy'..