Cumartesi, Mayıs 1

BeLki bir zamanLar..


Nerden de geldi aklına bilinmez..
Öylesine, gidelim mi yahu, merak ettim bak şimdi dedi..
Der demez, kalbim de sanki uzun bir zamandır, atmayan bir damar varmışta bir anda icine kan pompalanmış gibi hissettim..
Serde, kütüklük var ya konduramıyorum da kendime..
Yolu hatırlayamam belki dedim, yok ya hatırlarsın dedi..
Tuhaf neyini merak ediyor ki diye diye götürdüm, cocuk oldugum yere..
Ya sahi, bir zamanlar ben cocuktum..
Avludan iceri girdigim anda, yaşım 7 oldu..
Tam 7 yaş..
İlk yara izim..
Bir bir elmaların üstüne bıraktıgım süt dişlerim..
Yeni asılmış camaşırların deterjan kokusu geldi burnuma..
Öylece şaşırmış gözlerle suratıma bakıyordu, ne dedigimi anladıgından bile süphe ettim ama ne fayda..
Artık olgunlaştın kızım yüzüne yüzüne vuruyor baksana yıllar derken, boşversene cocukta oldum diye azardım icimde ki salak kızlara..
İhtiyacmış, ziyaret degil..
Özlemişim, babamların ilk atölyesi ordaydı, camları iyice kirlenmiş icerisi iyice pislenmiş..
Annem, orda oynamamıza izin verirdi, sınırlarımız ordan ibaret sayılırdı oysa şimdi bir sınırım bile yok ucak biletim ve gitmeye hazır halde hatta bazen mecburu gönderilen ben.. Keşke sınırlarım hep o atölye kadar olsaydı da hayallerim küçülmeseydi.. Ayaklarım yere hic basmasaydı, ben hep o sınırların icinde ya, külkedi kalsaydım yada cüceleri olmayan pamuk prenses..
A, ve tabi atoleyenin hemen caprazında ki bakkal..
Arkadaşların hepsi ordan acık sakızları bakkal peynir keserken doldurdu ceplerine Sulugöz, Şıpsevdi, Falım filan.. Ben bir kere alamazdım,;
Valide hanım; - Başkalarının eşyalarını izinsiz alırsan, Allah seni görür o an ellerin taş kesilir seni ayıplar diye ögretmişti eylem anında, ya ellerim taş olur da öyle kalırsam diye korkumdan bir türlü gitmezdi sakızlara, gerisin gerisi dönerdim..

Daha neler neler..

Ziyan olmasın diye yeni ayakkabı almazdık biz pek, halanın büyük kızı Derya ablanın eskilerini filan giyerdim, yokluktan degil yahu.. Öyle alışmışlıktan.. Büyük alalım, seneye de giyer.. E, bunu birazcık giysin yenisi alırız.. Bizimkiler öyle alışmış öyle gecti, belki şimdi bundandır benim deli gibi ayakkabı almam.. Bilmem ki.. Silik milik hatırlıyorum, Hürriyet caddesinde bir ayakkabıcı vardı pullu yandan baglamalı pembe bir ayakkabı vardı 7 yaşındaki cocugun ayagı o kadar mı büyük olur yahu, bir türlü numarası gelmemiş, geldiginde annem kış diye almamıştı..

Birde Evrim vardı.. Apartmanın en güzel kızı.. Yaşıttık ama yaşına göre uzun benden de bir o kadar zayıftı hem Şenol onunla evcilik oynuyordu benimle erkek oyunu oynuyordu. Babası, yazları beymuz balon filan kışları da salep alırdı.. Ben 17 yaşında ilk kez içtim salep'i.. O da yokluktan degil, bizimkiler sevmezdi ne geregi varmış mıymış..

Hee ve, salamlı veya nutellalı ekmek olayı.. Her akşam marifet gibi ellerine verirlerdi cocukların salıyorlardı sokaga annem hayatta izin vermezdi ne yenicekse ille evde yenmeliymiş onları alamayan cocukların, canı ceker diye hic sokakta salamlı veya nutella yiyemedim ve en sevdigim şeydir, geze geze yemek yemek şimdi..

Hiç birini anlatamadım; şaşkın şaşkın bakıyordu çünkü ama sanırım anladı o, kocaman bir damla göz yaşımdan; ben (beLki) bir zamanLar cocuktum..