Pazartesi, Ağustos 23

2. Ceyrek ÖzetLendirmesi..




Oruç bu sene ciddi ciddi yordu mu beni bilmiyorum ki..
Kimseye ramazan gelmemiş, şirkette üstüne üstlük..
Bir fetva almalı bence hocadan 'Ramazan'da yemeyiniz ama iciniz..' şeklinde.. Vericek hoca var mıdır?? Lüffen, Lüffen..
Malumunuz..
Bir zamanlar 1. Ceyrek özetlendirmesi yapmıştım.
Gelelim 2'ye..
Hayatımda öyle amanın da amanın değişen şeyler olmadı..
Sadece, biraz-cık- daha yogun oldugumu hissettigim omuzlarım var..
Bakalım bi sn;

Mayıs


Mayıs'ta ofis'in yerini değiştirip sınırlarımı zorladım.. (3m2'cik daha fazla..)
Yaptıgım işi sonunda yavaşta olsa anlamaya başladım. (Kolay aslında; alışverişi yap, kopyala, kopyaladıgına çin, pakistan, Hindistan'dan fiyat al, üret..)
Bu işin şuan yaptıgımız şekilde yanlış yapıldıgını anlamam da aynı tarihe denktir.
Denklikten sonra, yanımda bi adet defter ve kalemle dolaşmaya başladım. (Zınk proje üretimi icin..) Kalınlıgı göz dolduruyor! :)
Kadınlarla calışmak, dünyanın en zoru şeyi..
Bu ay pek asosyal gecti!
Öncesinde 8 ay bir ugraşı varmış arkadaşın nihayet söyledi! (Oysa, başlarda egitim şart derdi! köftehor..)
Seyehat yaptım yapmasında da, nereye gittim inanın unuttum..
Sanırım, Barcelona..




Haziran
Agustos'ta başımıza ne gelicek bilmez halde;
-yahu, bu havalarda ısınmadı gitti dedim.. (dedim mi? dedim..)
-Aaa bombaya gel!!! Dügün vardı ya!!! Kuzenimi e-verdik.. Hayatımda ki, en zor geceydi..
En zoruydu, resmen.. hala düşündükce, klavye'deki tuşların yerini karıştırıyorum..
-Benziyor..
-Benziyor..
-Bilmedigim bir bicimde ay saymaya başladım, hesapladım - haziran'a geliyor.. Rabbim sabır versin..
-Londra'ya gittik sahi biz ya dügünden sonra.. Söz verdi, The phathom of the Opera'ya götürcek beni!
-İşler daha bir agırlaştı..
-Barcelona, Londra x2.. yatagımı özlüyordum.


Temmuz


Al sana bir dügün daha.. (Kendime n.h yaparım ben dügün!)
Al sana 3 seyahat daha (Cenevre, Berlin, Barcelona..)
Bir tuhaf sıcak esinti geliveriyor camımdan iceri.. Sıcak mı ne?
Babamla annem, birbirlerine cok aşıklarmış :)
En yakın arkadaşlarımla 25 sene sonra tanıştım.. (Asla, kazık yemem artık..)
Rabbim, sizi benden almasın.. ya önce benim canımı alsın, sizin yoklugunuzu görmeye dayanamam annecik, babacık! :)
Ramazan geldi gelicek söylemleri başladı..
Refarandum, bünyemde hortladı!
Büyüdüm..
Ağustos


Emre Altug'a lanet okudum.. (Sıcak cok sıcak, daha da sıcak olcak! herşeyi de bil zaten!)
Cok sıcak yahu!
Ramazan geldi hoşgeldi.. (Rabbim sabrını versin, cok zor ya!)
Hayatıma geldigin icin teşekkür ederim..
Londra'yı özledim..
Aklıma takılıyorsun, nedendir bilemiyorum..
Dularımı cogalttım..
Daha cok agladım..
Dogum günümdü.. Hayatımda gecirdigimin en güzeliydi.. (gecmişe haksızlık olsun istemem.. )
Bu yaşıma kadar hic bu kadar 'sevildigimi' hissetmemiştim..
Masamın üzeri, botanik bahcesi gibiydi..
Hediyelerimden cok, yanımda olanların hediye oldugunu hissettim..
Hiç birşeyin eksikligini hissetmedim..
Eksik olanlar icin, özledim..
Bol bol, calıştım..
Gelecek icin hayaller kurdum..
Planlar yaptım..
Dualar ettim..
Nefes alıp verdikce, şükür etmeyi ögrendim..




Sevgiler,
hLy'..










Cuma, Ağustos 20

Happy b'day 2 me..


Aslında bu yazıya başlamadan önce, kontrol etmem gereken şeyler var;
-Cahit Sıtkı Tarancı 25 mi demişti, 35 mi?
-25 bakıldıgında nasıl bir yaştır anlayan varsa rica etsem, beri gelebilir mi?
-Nasıl hissetmem lazım? Olgun mu? Beni bıraksan, hala barbie evi diye aglarım da (cok şükür artık 1 tane var!!!) :)

Neyse, bunları bir kenara bıraklım şimdi; belli ki yaşımız bir bakımdan kemale erdi..
25 yaş ciddi sorumluluk..
İyi kötü birşeyler ögrendi mi dersin bu kız?
Kor ateşlerde büyüttü mü dersin kendini?
Uslandı?
Akıllandı mı dersin?

Onu bunu bilmem ama hiç ögrenmedi desem, yalan söylemiş olurum kendime..
Saçlarımında ki beyazları saymıyorum artık..
Ruhumda ki dikiş izlerini takmıyorum artık..
Hele hele, biten dostluklarım mı? Yapmayın.. Hiç olmayanları, saymıyorum bile..

Liste yapsa bu kız neler ögrenmiş dersin hayatının 25 sezonluk 'canlı yayın'ında..

-Babamın kızıydım.. Hep onu kızı oldum.. Cok şükür ki, öyleydim..
-İlk aşkım babamdı.. Son aşkım onun benzeri..
-Dostluklarım icin caba harcadım! Vicdanım rahat mı? Rabbim biliyor ki rahatım..
3 yıl boyunca (Londra'da en cok onları özledim..)
Kalbim hep yanlarındaydı..
Gelecekleri icin, güzel şeyler diledim..
Kırmamak icin, ugraştım..
Evet, dogru yaptım ve söylüyorum..
Gercekten sevdim.. Kalbim, gercekten kız kardeşler istedi!
İstemeyenler icin, cırpıncak halde değilim, saldım cayıra başka kanka'lar kayıra..
Şu varki, ögrendim.. Kimse kimseye zorunlu degil.. Muhtaç degil.. Kalbin severse, seversin istemezse sevmezsen bu kadar basit..
Kalbim kaldırmıyor artık, ic içe gecmiş tuhaf ilişkileri.. Hasetleri, kıskançlıkları.. (Dondurmayı bile sade sever oldum..)
Kişi sevdigi ile berabermiş.. Bunu da ögrendim..

Sonra güven meselesi var..
Tuhaf ama bunu da ögrendim..
Güven..
Güven, teslimiyetin anahtarı derlerdi, hadi be derdim.. Öyleymiş ögrendim..
Güvenmeyi, güvenebilmeyi ögrendim.. (Güvensiz gördügüm her anımda..)
Ögrendim ki, güven sadece; babaya, anaya, kardeşe ve eş'ine olurmuş..
Teslim olucaksan, git bunlara ol..

Arkadaşlıklar kaybettim..
Kayıplarım icin, dogru karar demeyi ögrendim..
Ögrenemeyenler icin söylüyorum; kayıplarınız kayıptır! Siz kaybetmiş sayılmazsınız..
Yenileri icin, hala umutum varmış.. Ögrendim.. Seviniyorum..

Ve ben, özür dilerim;

-Kırdıgım kalpler icin.. (İnanın icimde kötülük yok, sadece hırs.. sadece fazla sevebiliyordum..)
-Her kimi acıttıysam..
-Her kimde ne hakkım varsa.. (Ben bütün haklarımı helal ettim, sizde edin bana..)
-Bilmeden yaptıgım yanlışlar icin..

Bu kız, bugün tam 25 yaşında..
Herkeze teşekkür ederim, bana kattıkları icin..
Herkezden özür dilerim, kalplerini azıcık bile kırdıysam..
Ben mutluyum..
Kalbimi, yanına dayadıgım insanlar, gercekten var..
Herkez icin hayırlısını istiyorum Rabbim'den..
Bildigim, hayatımın limanında kim demir attıysa, dualarım sizinle beni de dualarınızdan esirgemeyin inşallah..

25 yaşım kutlu olsun..
Sevgiler..
Hülya



Pazartesi, Ağustos 9

Yusuf ile Züleyha..



...Züleyha Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca yusuf diye başladı, yusuf diye bitirdi. gördü ki, hitaptan öteye geçemedi..

Anladı ki, aşkın nâmesinde, ser-nâmeden öte kelam yok. ve züleyha'nın lügatında yusuf'tan öte sözcük yok. bil ki, kelamdan da öte sadece ah var, ah ki dünya onun üzerinde durur, gökkubbe onun hararetiyle döner...''

''..işte bütün hikaye; kim düştü kuyuya, yusuf mu, züleyha mı? zindan kimin kaderi, yusuf'un mu, yoksa züleyha'nın mı? yusuf ve züleyha yok aslında..